Eyvah! Suçiçeğine yakalandı

Çocukluk hastalıkları arasında listenin başlarında yer alan suçiçeği hastalığının sebepleri, korunma yöntemi ve tedavi sürecini Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Selda Karaayvaz açıklıyor.

Yazı: Şeyma Taşkıran

Çocukluğunda suçiçeği geçirenler, onun tatlı tatlı kaşıntısını ve ebeveynlerin ‘aman koparma çocuğum, iz kalır’ sözlerine aldırış etmeden gizli gizli koparılan kabukları, yetişkinlik döneminde her aynaya bakışlarında hatırlarlar… Hafif ateş, vücutta çıkan döküntüler, kaşımamak için verilen savaş, kuluçka dönemi denilen süreci atlatana kadar okula ara verme… Bir de kardeşiniz varsa ister istemez o da sizden kısa bir süre sonra suçiçeğine yakalanacaktır. Çünkü kuluçka sürecinde sürekli yanınızdadır ve kaçınılmaz sonla karşılaşır. İşte suçiçeğine yakalanan bir çocuğun yaşadıklarının kısa bir özeti. Şimdi siz bunları yaşamış bir birey olarak çocuğunuzun bu süreci en az sıkıntıyla atlatmasını istiyorsunuz. Bizde sizler için uzmanından suçiçeğinin sebepleri, süreci ve tedavi yöntemlerinin kısaca tanımını öğrendik…

Suçiçeği “Varisella Zoster” isimli bir virüs ile oluşan, yüksek bulaşıcılığı olan ve yaygın cilt döküntüleri yapan bir hastalık. Solunum yolu, döküntüler hatta temas ile bulaşabiliyor. Kuluçka süresi yaklaşık 2-3 hafta olan bu hastalığın bulaşıcılığı, hastadaki tüm döküntüler kabuklanana dek devam ediyor. Tüm çocukluk çağı boyunca geçirilebilen suçiçeği, çocukken geçirmeyen yetişkinlere de bulaşabiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Selda Karaayvaz, bulaşıcılığının yüksek olması nedeniyle çocukların tüm döküntüler kabuklanana dek okula gönderilmemesi gerektiğini belirtiyor.

Her döküntü ve kaşıntı suçiçeği değil

Suçiçeği virüsünün bulaştıktan sonra hastalığın 3 aşamada seyir ettiğini ve sonunda kabuklaşarak iyileşmeye başladığını belirten Doç. Dr. Selda Karaayvaz, hastalığın seyrini şöyle anlatıyor: “Makul, papul ve vezikül olarak sıralanan süreçlerde, önce ufak kızarıklıkları takip eden kabarık yapıda döküntüler görülüyor, daha sonra bu döküntüler su toplar hale geliyor ve en sonunda kabuklanıp düzeliyor” diyor. Tabii ki her döküntü ve kızarıklık suçiçeğine işaret etmiyor. Bununla birlikte döküntüler; kızarıklık, kabarıklık, su toplama, kabuklanma şeklinde bir sıra ile gelişiyorsa ve ağız içi, kulak hatta özel bölgede bile döküntüler görülüyorsa o zaman suçiçeğinden şüphelenilebiliyor. Doç. Dr. Selda Karaayvaz, hastada iz kalmaması için oluşan döküntü ve yaraların kaşınmaması ve hırpalanmaması gerektiğinin altını çiziyor.

Doğru doz aşı ile korunmak mümkün

Suçiçeğinden korunmak için aşıya başvurulabileceğini belirten Doç. Dr. Selda Karaayvaz, “Suçiçeği aşısı oldukça etkili bir aşıdır. 1 yaşında ilk dozu, 4-6 yıl sonra ise ikinci dozu yaptırmak etkinliği açısından uygun bir yöntem” diyor. Çocukken 2 doz yaptırılan suçiçeği aşısının koruyuculuğu yetişkinlik döneminde de devam ediyor.

Suçiçeği tedavisinin sağlıklı çocuklar için sadece destekleyici olduğunu belirten Doç. Dr. Selda Karaayvaz, “Sağlıklı çocuklarda ilaç tedavisine gerek görülmüyor. Ancak yenidoğan bebeklerde, bağışıklık sistemi baskılanmış, yaygın ve ağır cilt hastalığı olan ve devamlı aspirin kullanan kişilerde, komplikasyon oluşma ihtimali yüksek olduğu için, özel ilaç tedavisi uygulanıyor” diyor.

Bebek Muhabbeti Dergisi Şubat Sayısından alıntıdır:

https://readymag.com/bebekmuhabbeti/subat2017/sucicegihastaligi1/

İlginizi çekebilir

GÖRÜŞLERİNİZİ BİZİMLE PAYLAŞABİLİRSİNİZ