Doğumsal kalça çıkığı, ülkemizde sıkça görülen bir sağlık sorunudur ve tedavi edilmediği takdirde her yıl 14-18 bin sakat kalma olasılığı olan bebek bulunmaktadır. Emsey Hospital’dan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Atilla Polat konuyla ilgili soruları yanıtlıyor.
Doğumsal kalça çıkığı nedir?
Doğumsal kalça çıkığı (DKÇ), kalçayı oluşturan yapıların anne karnında oluşumları sırasında normal olmalarına karşın, çeşitli nedenlerle sonradan yapısal bozulma gösterdiği dinamik bir hastalıktır. Doğumsal kalça çıkığı, doğuştan femur başının asetabulumun dışında olması olarak tanımlanmakta idi. Ancak kalça çıkığının her zaman yani doğumsal olarak ortaya çıkmaması nedeniyle “doğuştan kalça çıkığı” yerine bugün artık “gelişimsel kalça displazisi (GKD)” terimi daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de 1000 canlı doğumda 5 ile 15 arasında görülmektedir.
Bebeklerde sıkça görülen bir sağlık sorunu mudur?
Ülkemizde sıkça görülen bir sağlık sorunudur ve tedavi edilmediği takdirde her yıl 14-18 bin sakat kalma olasılığı olan bebek bulunmaktadır.
Genetik midir? Hangi bebekler bu riski taşır?
Sadece genetik hastalıktır demek doğru olmaz. Mekanik yapısal faktörler, (bağ doku gevşekliği, genetik (ırk özellikleri ve cinsiyet) ve mekanik çevresel faktörler (makat doğum, ilk doğum, doğum sonrası pozisyon) önemlidir. Kundak uygulanan bazı bebeklerde GKD daha sık görülmektedir.
Gelişimsel Kalça Displazisi nasıl tespit edilir?
Evrensel tüm yenidoğanlar yaşamın en geç ilk 4-6 haftasında kalça ultrasonografisi ile taranırlar. Yenidoğan kalçası ağırlıklı olarak kıkırdak yapıda olduğu için direk radyografi ile değerlendirmek zordur. Anne karnında hastalığı önleyici bir yöntem yoktur.
Hastalığın çeşitleri nelerdir?
Hastalık teratolojik ve tipik kalça displazisi olmak üzere 2 tipe ayrılır. Teratolojik kalça çıkığı anne karnında gelişir, tek başına kalça çıkığı şeklinde ya da diğer deformitelerle beraber gelişir.
Tedavi yöntemleri nelerdir? Tedaviye kaçıncı ayda başlanır?
Doğumsal kalça çıkığının tedavisinde amaç en kısa sürede kalça eklemini anatomik olarak yerine oturtmak, bunu sürdürerek asetabulum ve proksimal femurun normal gelişimini sağlamak, oluşabilecek kalıcı asetabular ya da femoral displaziyi gidermek ve femurbaşı avasküler nekrozu (AVN) oluşmasını önleyerek hastaya yaşam boyu işlevsel bir kalça eklemi sağlamaktır. GKD tedavisinde özellikle yaşamın ilk 2-3 ayı altın dönemdir.
Bu hastalıkta erken teşhisin önemi nedir?
Tanı ne kadar geç konursa yapılacak girişimlerin karmaşıklığı ve komplikasyon riski o kadar artarken, başarı şansı o kadar düşer. Tedavi edilmezse ileride oluşabilecek sağlık sorunları nelerdir? Kalça displazisi uygun tedavi edilmediğinde erişkin hayatta kalça eklem artrozu ile sonuçlanır ve sıklıkla total kalça artroplastisi (TKA) ile tedavi edilir. Ülkemizde kalça displazisi sonrası gelişen koksartroz nedeniyle yılda yaklaşık 3000 TKA ameliyatı yapıldığı tahmin edilmektedir.