Altıncı hastalık nasıl ayırt edilir?

Memorial Bahçelievler Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Anıl Doğan Bektaş, bebek ve çocuklarda yaygın olarak görülen altıncı hastalık hakkında ebeveynlere rehber niteliğinde açıklamalarda bulundu.

Yazı: Şeyma Taşkıran

Dünya genelinde sık görülen çocukluk çağı döküntü hastalığı olan altıncı hastalık, bebeklik döneminde diş çıkarma sürecindeki belirtilere benzer olması nedeniyle birbiriyle karıştırılabiliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Anıl Doğan Bektaş, bebeklerde ve çocuklarda sık rastlanılan ve hızla bulaşan altıncı hastalığın belirtileri ve tedavi süreci hakkında Bebek Muhabbeti Dergisi okuyucularımız için sorularımızı yanıtlıyor.

Altıncı hastalık nedir?

Altıncı hastalık, İnsan Herpes Virüsü 6 (HHV-6) ve daha az sıklıkla İnsan Herpes Virüsü 7 (HHV-7) ile enfeksiyonundan kaynaklanan, bütün dünyada yaygın olarak görülen bir çocukluk çağı döküntülü hastalığıdır. Hastalığın diğer adları ise “Roseola Infantum” veya “Ekzantem Subitum”dur. Roseola Infantum denilmesinin nedeni, döküntülerin pembe gül renginde olması ve çocukları etkilemesidir. Altıncı hastalık yetişkinlerde çok nadir görülür.

Öncesinde sağlıklı olan, diğer insanlarla teması fazla olmayan ilk ateşli hastalığın en sık sebebi altıncı hastalıktır. Bunun dışında, kreş ortamından sıklıkla bulaşır. Enfekte olmuş bir çocuktan damlacık yoluyla yani konuşurken, hapşırırken ve öksürürken hızlıca bulaşır. Aynı su bardağı, çatal ve kaşığı kullanmak da enfeksiyonun bulaşmasına neden olur. Ayrıca yüzeylere dökülen ve yapışan damlacıklar, enfekte olmuş yüzeylerle temas edilip el yıkanmadan ağız ve buruna götürülürse de bulaş gerçekleşebilir. Çok bulaşıcıdır ancak Influenza veya Covid gibi büyük salgınlara yol açmaz.

Hangi yaş aralığında sık rastlanmaktadır?

Çoğunlukla 6 ay ile 3 yaş arası küçük çocuklarda görülür. Kuluçka süresi 14 gündür. Bulaştırıcılık ateşle birlikte başlar ve döküntüler bitene dek devam eder. Bu süre oldukça uzun olduğundan bulaştırıcılık çok fazladır.

Altıncı hastalığın belirtileri neler?

Altıncı hastalık, 3-7 gün arasında süren ani başlangıçlı yüksek ateşle başlar. Bu ateş 39-39.5 derece civarına dek yükselebilir. Bazı çocuklarda bu yüksek ateşe bağlı ateşli nöbet (ateşli havale) olabilir. Hatta Altıncı Hastalık, çocukluk çağı viral hastalıkları içinde ateşli havalenin en sık neden olması ile çok önemlidir. Bu nedenle bu dönemde ateşli havale riskine karşı dikkatli olunmalıdır. Özellikle ailesinde ateşli havale geçmişi olan çocuklarda bu risk diğer çocuklara göre daha fazladır.

Ateşin yanında genellikle çok belirgin başka bir belirti olmamakla beraber, bazen burun akıntısı, hapşırık, öksürük, boğaz ağrısı ve kızarıklığı, boyundaki lenf bezlerinde şişlik, hafif sulu dışkılama eşlik edebilir. Bunun dışında ateşe en sık eşlik eden belirtiler halsizlik ve iştahsızlıktır.

Ateş ani başlangıçlı olup 3-7 gün arası devam ettikten sonra aniden düşer ve bunu vücutta en sık ve belirgin olarak gövdede başlayıp daha sonra vücuda yayılan kaşıntısız, pembe renkli makülopapüler dediğimiz ciltten kabarık ve üzerine basmakla rengi hafifçe solan döküntü izler. Döküntüler saatler ile 3 gün arasında sürüp kendiliğinden düzelir. Bu dönemde görülen döküntülerin kaşıntısız olması hastalığın teşhisinde çok ayırt edicidir.

“Çok bulaşıcıdır ancak Influenza veya Covid gibi büyük salgınlara yol açmaz.”

Altıncı hastalığın mevsimsel olarak daha sık görüldüğü dönemler var mı?

Altıncı hastalık, kış ve özellikle de bahar aylarında daha sık görülse de tüm yıl boyunca karşımıza çıkabilmektedir.

Altıncı Hastalık tanısı, öykü ve fizik muayene ile konulur. Laboratuvar testine neredeyse hiçbir zaman ihtiyaç duyulmaz. Aileden alınan dikkatli bir öykü ve muayene tanının konulması için yeterlidir. Ancak arada kalınan vakalarda bu virüse özgün testler yapılabilir.

Ebeveynler altıncı hastalığı diş çıkarma sürecindeki belirtiler ile karıştırabiliyor. Bu konuda ailelere uyarılarınız neler olur?

Altıncı hastalık hem ateşli hem de döküntülü iki faza sahip olduğu için, ateşli döneminde pek çok diğer hastalıkla, hatta diş çıkarma ile karıştırılabilir. Dönemsel olarak diş çıkarma zamanına denk geldiği için aileler döküntünün henüz başlamadığı bu zamanı diş çıkarma ile karıştırabilir. Ancak diş çıkarma döneminde ateş yüksekliği neredeyse hiçbir zaman 38.5 dereceyi geçmez, üç günden daha uzun sürmez ve neredeyse hiçbir zaman dirençli bir ateş görülmez. Diş çıkarma döneminde görülen ateş daha iyi huylu ve kolay kontrol altına alınabilir bir ateştir ve diş çıkarmaya dair diğer bulgular da eşlik eder; diş etlerinde kızarma, şişlik görülür.

Bu hastalığın döküntülü fazı ise kızamık, kızamıkçık, suçiçeği gibi diğer döküntülü çocukluk çağı hastalıkları ile karıştırılabilir. Bu nedenle de döküntüsü olan her bebeğin muhakkak çocuk hekimi tarafından görülmesi gerekir.

“Çoğunlukla 6 ay ile 3 yaş arası küçük çocuklarda görülür.”

Tedavi süreci hakkında bilgi verir misiniz?

Hastalık, çok büyük oranda kendi kendini sınırlayan bir hastalıktır. Birçok viral hastalıkta olduğu gibi spesifik bir tedavisi yoktur. Döküntüler kaşıntısızdır, kendiliğinden düzelir ve kalıcı bir iz bırakmaz, kalıcı etkiye sahip değildir.

Hastalığın spesifik bir tedavisi olmadığından, ateşli dönemde parasetamol ve ibuprofen içeren ateş düşürücüler verilebilir. Ilık duş aldırma, bol sıvı alımı, C vitamini ve antioksidan içeriği yüksek besinlerin tüketimi, probiyotik içeriği zengin olan yoğurt, ayran, kefir gibi besinlerin verilmesi yeterlidir.

Bu dönemde bebeklerin çok iştahsız olması nedeniyle daha çok etli sebzeli çorbalar, sulu ev yemekleri tercih edilebilir. Paketli gıdalar bağışıklığı daha da düşürdüğünden tercih edilmemelidir.

İyileşme sürecinin tamamlanması sonrasında hastalık tekrarlar mı?

Altıncı hastalık geçirildikten sonra kalıcı bağışıklık bırakır ve bir çocuk bu hastalığı neredeyse hiçbir zaman bir daha geçirmez.

Hastalıktan korunmak için temastan kaçınılması önemlidir. Özellikle kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durulmasına dikkat edilmelidir. Bu hastalığın kuluçka süresi yaklaşık 14 gün olduğu için henüz yalnızca ateşi olan bir çocuk dahi yüksek düzeyde bulaştırıcıdır. Bu nedenle ateşli dönemlerinde çocukların okula gönderilmemesi veya akranlarıyla bir araya getirilmemesi, hastalığın yayılmasının önüne geçmeye oldukça yardımcıdır. Ortak yüzeylere temas sonrası ellerin dezenfekte edilmesi, bardak, çatal ve kaşıkların ortak kullanılmaması da çok önemlidir. Kapalı alanların sık sık havalandırılıp yüzey temizliği yapılması da bulaşın engellenmesinde diğer tüm bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi faydalıdır.

 

İlginizi çekebilir

GÖRÜŞLERİNİZİ BİZİMLE PAYLAŞABİLİRSİNİZ