Prof. Dr. Canan Karatay’ın 6 kitabı, toplamda 1 milyona yakın baskı yaptı. Sosyal medya üzerinden fanlarının açtığı sayfalarla da 10 milyonlara ulaştı. Bu sosyal medya hesaplarının en önemlilerinden biri de ‘Sağlıklı Yaşıyoruz’. Bu bilgi sayfasını takip edenler zaman içinde hikâyelerini de paylaşmaya başladılar, bu paylaşımlarında Prof. Dr. Canan Karatay’ın kitaplarını okuyup önerilerini uygulayarak nasıl ilaçlarından kurtulduklarını, nasıl sağlıklarına kavuştuklarını, nasıl zayıfladıklarını anlattılar.
İşte elinizdeki Canan Karatay’la Şifa Bulanlar bu paylaşımların sonucu. Bu kitapta, Karatay’la şifa bulan binlerce kişi arasından seçilen, hikâyelerini resimleri ile bizimle paylaşan ve kitapta yayınlanmasına izin veren farklı yaş grubundan 50 kişinin Karatay Diyeti öncesinde ve sonrasında neler yaşadıklarını okuyacaksınız.
Bu kitap, Karatay Diyeti karşıtlarına ve kronik/dejeneratif hastalıklara ‘iyileşmez’ diyenlere, ‘hodri meydan’ diyor! Anlatılan hikâyeler Karatay Diyeti’nin ne kadar doğru bir ‘sağlıklı beslenme ve yaşam biçimi’ olduğunun, Karatay Mutfağı’nın da nasıl hayat kurtardığının kanıtı!
Canan Karatay’la Şifa Bulanlar’ın hikâyeleri birçok kişiye yol gösterecek ve benzer sorunu olanların hastalıklarından ve kilolarından kurtularak şifa bulmalarına katkıda bulunacak!
Kitabı Yayına Hazırlayan Nurçin-Okan Çağlar’ın Önsözünden
2008 yılında emekli olup Datça’ya yerleşmiştik. Aynı yıl Ankara’dan oğlumuz bizi ziyarete gelmişti… Ayrılırken bize baktı ve “Ne olur kilo verin” dedi. Yüzündeki o çeşitli duygular, en çok da endişe taşıyan ifadeyi hiç unutmuyoruz! Biz de istiyorduk kilo vermeyi, istemez miyiz?
İstanbul’da yaşadığımız yıllarda bunun için neler neler denemiştik, diyetisyenler, akupunktur vb derken bu uğurda harcadığımız çaba ve paranın da haddi hesabı yoktu. Sonuç; her yeni denemede kilo veriyor, sonra verdiğimizden fazlasını geri alıyorduk. Diyet yaparken sürekli bir açlık duygusu ve 2 saatte bir yemek gerektiğinden, sürekli bir yemek düşüncesi oluyordu. Bu şekilde bir düzenin ömür boyu sürdürülmesi imkânsız olduğundan, belli bir süre geçtikten sonra diyeti bıraktıracak bir mazeret çıkar çıkmaz bırakılıyordu. Bırakınca hızla ve fazlasıyla kilolar geri geliyordu. İşte bu yo-yo diyetlerle geçiyordu yıllar…
Giderek artan kilolarla birlikte hastalıklar da geliyordu. İnsülin direnci derken tip-2 diyabet, Nurçin’de tansiyon, reflü ve IBS, Okan’da ürtiker ve tansiyon, her ikimizde de kas, eklem ağrıları, topuk dikeni ve hatırlayamadığımız pek çok sağlık sorunu vardı. Bu hastalıklar için çeşitli ilaçlar kullanıyorduk. Okan 7’si diyabet ilacı olmak üzere günde 12 adet ilaç kullanıyordu. Diyabeti için gittiği, o dönemin Türk Diyabet Cemiyeti Başkanı ünlü profesör, her gidişinde “Senin babanda tip-2 diyabet varmış, sende de olması normal… İnsüline başlamadığına şükret, ilaçlara devam…” sözleriyle gönderiyordu.
Bu şekilde yıllar geçiyor, çeşitli ilaçlarla ‘morbid obez’ vaziyette yaşıyor, aklımız sıra yağsız beslenerek daha fazla kilo almamaya çalışıyorduk… Derken 2011 yılının yaz aylarında bir gün bir arkadaşımız kahve içmeye geldi. Kapıdan girerken bayağı kilo vermiş olduğunu, göbeğinin de küçülmüş olduğunu gördük. Kahvenin yanında ikram ettiğimiz bisküvilere hiç dokunmadı, artık bu tarz şeyleri yemediğini belirtmişti. Merakımız dorukta sorduk, kiloları nasıl verdiğini. Cevabı aynen şöyle oldu: “Bir kitap okudum hayatım değişti. Prof. Dr. Canan Karatay’ın Karatay Diyeti diye bir kitabı çıktı, okudum, uyguladım ve işte sonuç bu!” Daha arkadaşımız ayrılmadan internetten kitabın siparişi verilmişti.
Nurçin aynı liseden mezun olmaları nedeniyle Canan Karatay’dan haberdardı ve hatta vakıf dergisinde kendisiyle yapılan bir röportajı okumuş ve çok ilgisini çekmişti. Canan Hoca kolesterolün hastalık olmadığını, kolesterol ilaçlarının da zararlı olduğunu söylüyordu. Okuduklarından kolesterol ilacı kullanan Okan’a bahsetmişti, ancak doktorlar Okan’ı o kadar korkutmuşlardı ki, o güne kadar kolesterol ilaçlarını bırakamamıştı. Ve beklenen kitap geldi: Bilimsel Gerçeklerle Kilo Vermenin ABC’si: Karatay Diyeti. Bir solukta okundu.
Bu kitapta yazanlar o güne kadar beslenme, kilo alma-vermeyle ilgili öğrendiklerimizden çok farklıydı. Nurçin çok çeşitli diyetisyenlere gittiği için kendini diyetle ilgili çok bilgili sanırdı, yiyeceklerin kalorileri, değişimler vb konuları bilirdi. Ancak bu kitapta bambaşka anlatılmıştı her şey, kalori önemli değil, yağ yemekten korkma, günde 2 yumurta ye, kuruyemişlerden korkma gibi pek çok şaşırtıcı bilgi vardı. Doğru anlayabilmek için, benzetme yerinde olursa, beynimizi resetledik ve kitabı dikkatle bir kez daha okuduk ve uygulamaya karar verdik. Bu, halen sürmekte olan ve hiç bitmeyecek bir öğrenme yolculuğunun başlangıcı oldu!
Canan Hoca’nın her kitabı çıktığında bilgi dağarcığımıza yeni bilgiler ekleniyordu… Karatay Mutfağı kitabı, neler yiyeceğiz derken imdadımıza yetişmişti. Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık kitabından kilo verememe nedenlerinin detaylarını öğrenmiştik.
Bir gün aile hekimimize gittiğimizde, bu konu açılınca biz başladık öğrendiklerimizi sıralamaya… Kendisi bizi dikkatle dinledikten sonra “Konunuza ne kadar hâkimsiniz” demişti. Bir an gülümsedik, konu aslında bizim konumuz değil, onun konusuydu! Karatay Diyeti’yle Obezite ve Diyabete Çözüm Var kitabını pek çok diyabetli dostumuza hediye ettik, çünkü diyabet konusu gerçekten de tüm ezberleri bozan bir şekilde ele alınmıştı. Karatay Diyeti’yle Beslenme Tuzaklarından Kurtuluş Rehberi beslenmemize daha fazla yağ eklememizi ve proteini ihmal etmememizi sağlamıştı.
İlk ‘Karatay Kahvaltısı’ yaptığımız gün saatlerce acıkmamıştık, 6 saat sonra alışkanlık icabı yemek yedik. Akşam 20.00’den sonra yiyemeyeceğimizi biliyorduk, ancak yemek yiyebilecek gibi de aç hissetmedik. Gece acıkmayalım diye 19.30’da biraz kuruyemiş ve yoğurt yedik. Bu şekilde bir düzenle, iki ana öğün bir de küçük öğünle beslenmeye başladık. Kilolar da bir bir gitmeye başladı. Bu bizi daha da motive ediyordu. Bu yaşam tarzına yavaş yavaş tam anlamıyla adapte oluyorduk. Önce kendi yemediğimiz ancak misafirlerimize ikram için bulundurduğumuz kavrulmuş kuruyemiş, pirinç gibi yiyecekleri mutfağımızdan uzaklaştırdık, öyle ya sağlıksız olduğunu bildiğimiz için yemediğimiz yiyecekleri değer verdiğimiz konuklarımıza ikram etmek ikiyüzlülük değil miydi? Zamanla mutfağımızı tamamen ‘Karatay Mutfağı’na dönüştürdük.
Kilo vermeye başlayınca Karatay yaşam tarzının olmazsa olmazı olan egzersizi de hayatımıza aldık. Bir spor hocasıyla anlaştık, malzemelerimizi aldık. Hocamız hafta arası her gün eve geliyor bize yarım saat pilates yaptırıyordu. Birimiz pilates yaparken, diğerimiz bantta yürüyüş yapıyordu. Egzersizi de yaşamımıza uyarlamıştık ve büyük memnuniyetle devam ediyorduk… Sonra pilatesi bir saate çıkardık, yürüyüşümüzü de Canan Hoca’nın söylediği gibi mümkün olduğunca açık havada, su kenarında yapmaya özen gösterdik.
Kendimizi dinç, enerjik ve her şeyden önemlisi sürekli ‘tok’ hissediyorduk. Kimsenin bizim için belirlediği miktarlarda değil, kendimiz doyana kadar yiyorduk. Yediklerimiz de saman gibi yağsız diyet yemekleri değil, yağlı lezzetli yemeklerdi. Bu da hem karnımızın, hem de gözümüzün tok olmasını sağlıyordu.
Karatay Diyeti’ne başlamamızın üzerinden 4 ay kadar geçmişti ki medyada kolesterol tartışmaları baş gösterdi. Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık kitabının piyasaya çıktığı ilk günlerdi. Anlı şanlı profesörler Canan Hoca’nın kolesterol ilaçlarına gerek yok demesini adeta ‘cinayet’ olarak adlandırıyordu. Az sayıda da olsa Canan Hoca gibi düşünenler de vardı ama bu kıyasıya tartışmalar bizi korkutmuştu. Soluğu Marmaris’te hastanede aldık, doktorumuzdan tüm tahlillerimizi yapmasını istedik. Sonuçları aldığımızda gözlerimize inanamadık! Tüm değerlerimiz hiç olmadığı kadar iyi çıkmıştı. Okan’ın senelerdir ilaca rağmen düşmeyen kolesterolü bile referans aralığındaydı. Üç aylık şeker ortalaması da gayet iyiydi. İşte o an çok doğru bir karar verdiğimizi anladık. O günden sonra da Canan Hoca’nın görüşlerini yaymak üzere bir misyon edindik kendimize. Önce Canan Hoca’nın Karatay Diyeti kitabından çok sayıda sipariş ettik ve çevremizde ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz kişilere hediye etmeye başladık.
Zaman ilerledikçe bizim kilolar gidiyor, görüntümüz değişiyordu. Ancak görüntüden daha önemlisi sağlığımızda günbegün düzelme oluyor, hastalıklarımızdan bir bir kurtuluyorduk. Karatay Diyeti’ne başladıktan yaklaşık bir sene sonra, bizi takip eden endokrinoloji uzmanı doktorumuz test sonuçlarımıza ve evde kendi yaptığımız şeker ölçümlerine bakarak “Siz artık şeker hastası değilsiniz, ilaçları bırakabilirsiniz” dedi. Duyduğumuz mutluluk çok büyüktü. ‘Diyabet genetiktir, diyabet iyileşmez’ görüşlerine inanan birçok doktor var ama işte iyileşebiliyormuş, sağlıklı beslenilirse…
Bundan sonra Nurçin tansiyon kontrolüne başladı ve yine doktor onayıyla tansiyon ilacını bıraktı. Okan her gün kullandığı 2 ayrı antihistaminik ilacın önce birini, bir süre sonra da ikincisini bıraktı. Karatay yaşam tarzına geçtiğimizden beri Okan’da ürtiker görülmedi. Derken Nurçin reflü ilacını bıraktı. Hastalıklar bir bir iyileşiyor, ilaçlar bir bir bırakılıyordu. Kas eklem ağrıları neredeyse kalmamıştı. Seyahatlerde saatlerce yürüyebiliyorduk. Tango derslerine başladık, saatlerce dans edebilmek müthiş bir duygu!
Bu kitapta başta bizim olmak üzere Karatay’la Şifa Bulan pek çok kişinin hikâyeleri var. En büyük amacımız hikâyelerimizle çok kişiye örnek olmak ve benzer sorunu olanların da hastalıklarından kurtularak şifa bulmalarına katkıda bulunmak. Sağlıklı bir toplum olma yolunda küçük bir meşale yakabilirsek ne mutlu…
Karatay’la Şifa Bulanların Hikâyelerinden Birkaç Özet Örnek
“BİZ KARATAY DİYETİNİ AİLE BOYU UYGULADIK”
Dr. Vahap Almasulu’nun Hikâyesinden…
“Aile hekimiyim. Karatay Diyeti ile bir hastam sayesinde tanıştım. Hastam, bu sayede doktorum oldu. Ben Karatay diyetine hem kilo vermek, hem de sağlıklı yaşamak için başladım. 37 kilo verdim.
10 gün içerisinde sonuç almaya başladım. Hipoglisemi ataklarımdan eser kalmamıştı. Sadece, dönem dönem tatlı krizleri oldu. Reflü, ürtiker ve diyabetim yok oldu. Kan şekerim, Hba1c, insülin ve trigliserid değerlerim normalleşti. D ve B12 vitaminlerim yükseldi. Metformin etken maddeli ilaç içiyordum, 6 ay sonra bıraktım. İyimser biri oldum, mutluyum, artık horlamıyorum. Bel çevrem 125’ten 98’e indi…”
“MİSAFİRE BİLE OLSA, KARATAY DİYETİ KURALLARI DIŞINDA BİR ŞEY ALMADIK!”
Elif Akdemir’in Hikâyesinden…
“Hayatım boyunca kilo sorunu yaşadım. Çeşitli diyetleri ve diyetisyenleri denedim. Genellikle verdiğim kiloları geri aldım. 2 yıl önce Canan Hoca’nın Karatay Diyeti ile tanıştım, araştırdım, Canan Hoca’nın bütün kitaplarını okudum, 2014 Ekim ayında başladım, ilk zamanlar daha çok kilo kaybı yaşadım, ayda ortalama 2-3 kilo olmak üzere 1,5 senede toplamda 30 kilo verdim.
Bütün hayatım değişti. Giysi dolabımı değiştirdim, 3 beden küçüldüm. Özellikle çevremdeki insanlar gözlerine inanamadı ve Canan Hoca’nın hayranı oldular. Başlarda herkes karşı çıkmış ve eleştirmişti. Canan Hoca’nın karşısında olan çok kişi vardı. Fakat benim sonuç aldığımı ve sağlıklı zayıfladığımı görünce etrafımdakiler de yapmaya başladı. Öğretmen arkadaşlarımdan başlayan ve sonuç alan çok fazla oldu. Herkese Karatay serisi kitaplarını mutlaka okumasını öneriyorum… ”
“CANAN KARATAY İÇİN, ‘SAĞLIKLI YAŞIYORUZ’ BESTESİ YAPTIM”
Şenol Akdeniz’in Hikâyesinden…
“Karatay Diyeti’yle, kanser rahatsızlığım sırasında kız kardeşim vasıtasıyla tanıştım. Uygulamaya eşimle beraber başladık ve hemen sonra sonuç aldık. Aç kalmadan kilolarımızdan kurtulduk. Ben 20 kilo verdim. Horlamam bitti, mide gazları ile vedalaştım, diyabet sınırın üstündeydi, düştü. Kendimi daha mutlu hissediyorum. Artık ayakkabılarımı zorlanmadan bağlayabiliyorum. Amatör olarak müzikle uğraşıyorum. Canan Karatay için, ‘sağlıklı yaşıyoruz’ bestesi yaptım.
Daha önce bilgisizlikten, kan değerlerimi pek ölçtürmemiştim. İlk ölçümlerimde B12, D vitamini çok düşüktü. Şeker ve insülin sınırın üzerindeydi. Şimdi ise tüm değerlerim olması gereken seviyelerde. Horlamam bitti, mide gazları ile vedalaştım, diyabet sınırın üstündeydi, düştü.
Mutfağımızda Karatay Mutfağı kitabındaki önerileri ve tarifleri uyguladık. Doğru ve doğal beslenmeyi öğrendik, hayatımıza adapte ettik…”
“SADECE 5 AYDA, YILLARIN ÇÖZEMEDİĞİ BİRÇOK SORUNUM ORTADAN KALKTI”
Özgen Özen’in Hikâyesinden…
“Yaşadığım hipoglisemi atakları, titremeler, açlık terleri dökmeler, gece uyanıp çikolata kaşıklamalar bitti. Bu diyete tamamen hastalıklarımdan kurtulmak, sağlığıma kavuşabilmek için başladım ve öyle de oldu.
Son birkaç senedir 63 kiloda seyrediyordum. Karatay Diyeti ile şu anda (5 ayım doldu) 48,8 kilodayım. Sağlığımda ise sürekli ve şiddetli vücut kaşıntılarım, eklem-kemik, kas ağrılarım, migrenim, reflüm, sık sık bulantı ve kusmalarım, gaz ve şişkinliklerim, gribal semptomlarım, farenjitim, ani şeker düşmeleri ve acıkmalarım, âdet düzensizliklerim, şeker düşmesi ile birlikte seyreden çarpıntılarım, sıklıkla yaşadığım kaygı hallerim, daha birçok şeyi şu anda yaşamıyorum.
Mutfak kültürüm fazlasıyla değişti bu diyetten sonra. Karatay Mutfağı kitabındaki tarifleri örnek alıyorum. Zeytin, sirke, sucuk, salça, turşu gibi yiyecekleri artık kendi evimde yapıyorum…”