Depresyon kelimesinin anlamını artık herkes neredeyse ezbere biliyor. Peki, çocuklarda depresyon belirtileri hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz? Bu konuda bazı kişilerin, ‘bizim zamanımızda depresyon mu vardı da çocuklarda depresyon olsun’ düşüncesine sahip olduklarını biliyoruz. Ancak, şu an yok yere sinirlendiğiniz birçok şeyin çocuk döneminde yaşanan travmalardan kaynaklanmadığını nereden biliyorsunuz?
Çocukluk döneminde yaşanan duygusal boşluklar, gelecekte karşımıza büyük sorunlar olarak çıkabilir. Üsküdar Üniversitesi Np İstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Hande Sinirlioğlu Ertaş, çocuk psikolojisinde en sık karşılaşılan sorulardan birinin çocukların depresyona girip girmediği olduğunu belirterek çocukların ve hatta bebeklerin de depresyona girebileceklerini belirtiyor.
Her yaş dönemine ait tetikleyici yaşam olayları ve depresyon semptomlarının farklı olduğunu vurgulayan Ertaş, ilk çocukluk dönemi depresyonunda önemli etkenlerin anne-babalar ve bakım koşulları ile ilişkilendiriyor. Bu dönemde depresif belirtiler de yaşa ve gelişim süreçlerine bağlı olarak değişim gösterebiliyor.
Dil, zeka ve sosyal gelişime dikkat!
Bebeklik döneminde görülen depresyonun genellikle yeterli duygusal destekten yoksun olmaya bağlı olduğunu belirten Ertaş, “Fizyolojik ihtiyaçların karşılanması dışında bebeklerin korunduklarını, sevildiklerini ve güvende olduklarını hissetmeye ihtiyaçları vardır. Bu dönemde depresyon belirtileri çocuğun dil, zeka ve sosyal gelişiminde yavaşlama ve gecikmelerdir. Gelişim gecikmelerine iştah, uyku sorunları, sık ve aşırı ağlama ile huzursuzluğun da eşlik ettiği görülür” dedi.
2-7 yaş aralığı, ilk çocukluk evresinde çocuğun dış dünyaya karşı duyarlılığının ve farkındalığının arttığı bir dönem. Çocuk bu dönemde pek çok alanda temel gelişimini tamamlar.
Bu dönemde, ailenin önemi devam etmekle birlikte, sosyal ilişkiler, kendini diğerleri arasında ortaya koyma, gelişen becerilerini sergileme de bu yaş dönemi çocuklarının önemli sınavları arasındadır. Ayrıca bu yaşlarda çocuk dünyasında yaşanan değişimlerin veya sorunların da daha çok farkına varmaya başlamıştır.
Artık annesi veya babasını birbirleri ile olan ilişkilerine karşı da oldukça hassastır. Bu dönemin çocukları, problem çözme veya duygularını yetişkin düzeyinde ifade etme becerisini yeni geliştirmektedir. Bu nedenle çocukluk döneminde yaşanan depresyonlarda, yetişkin depresyonlarından farklı belirtiler gözlenmektedir.
Alt ıslatma ve parmak emme alışkanlıkları ortaya çıkabilir
Çocuklar mutsuzluğu belirgin bir şekilde ortaya koyabileceği gibi saldırgan davranışlar, kuralları reddetme, kendine ve diğerlerine zarar verme gibi davranış bozuklukları da görülebilir. İştahta ve uykuda bozulma olabileceği gibi çocuklar bu dönemde kazanmış oldukları becerileri kaybedebilir. Çocuklarda alt ıslatma, parmak emme, konuşma sorunları, öğrenme sorunları, aileden ayrılma kaygıları gibi davranış bozulmaları da gözlenebilir.
Okula uyum problemleri yaşayabilir
7 yaş sonrası görülen depresyon ilk çocukluk dönemine benzer görüntülerde karşımıza çıkmakla birlikte bu dönem çocuklarının temel sorunları sosyal ilişkiler, akademik alan ve kurallı okul ortamına uyumdur. Bu yaş döneminde çocuklar duygularını daha iyi ifade edebilme becerisi geliştirmiş olmalarının yanı sıra davranım bozuklukları halen depresyon habercisi olabilir.
Bu yaş döneminde okulda uyum sorunu yaşayan bir çocuk, arkadaşları arasında daha fazla alay konusu olmamak için evde aileye karşı gelme davranışları geliştirebilir. Ders başarısı düşen bir çocuk, yaşadığı sıkıntıyı ifade etmek yerine arkadaşlarına karşı saldırgan davranışlarda bulunarak kendini ortaya koymaya çalışabilir.
Bebeklik döneminden başlayarak her yaşta, farklı belirtiler ile ortaya çıkan depresyonun, bir mutsuzluk ya da dönemsel bir sıkıntıdan farklı olduğunun bilinmesi; uzun süreli veya kişide yoğun etki bırakan tetikleyici durumların beynin kimyasal dengesini bozduğunun farkındalığı depresyona yaklaşım açısından önemlidir. Depresyonun ortaya çıkması veya tedavisi, biyolojik faktörlerle ilişkilidir.”
Anne babalar ne yapmalı?
Çocuklar sorun yaşadığında yaramazlık, şımarıklık, dönemsel mutsuzluk açıklamalarının asıl problemin fark edilmesini geciktirdiğine dikkat çeken Ertaş’ın ebeveynlere önerisi; “Ailelerin çocuklarına karşı duyarlı ve gözlemci olması, yaşanan davranış sorunlarının uzun süreli ve yaşam kalitesini bozucu niteliğini fark etmesi ve uzman desteği alması önemlidir. Davranım sorunları yaşayan çocukla yapılan klinik görüşmelerde durumun biyolojik ve psikolojik yönleri uygun tetkikler ile araştırılacak, gerekli biyolojik ve psikolojik tedavi süreci belirlenerek aile ile işbirliği halinde yürütülmesi sağlanacaktır. Depresyonun bir ‘hastalık’ olduğu, her hastalıkta erken teşhis ve uygun tedavinin nede denli ‘hayat kurtarıcı’ olduğunu unutulmamalıdır.”